Mecmûa Tipolojileri Çalıştayı 

3-4 Kasım 2023 tarihinde, FSM Yazma Eserler Merkezi, Ruhr-Bochum Universität ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) iş birliğinde Mecmûa Tipolojileri Çalıştayı düzenlendi. Türkiye’nin yanı sıra Almanya, İtalya, Hırvatistan ve Norveç’ten araştırmacıların katıldığı programda iki gün boyunca mecmûanın kavramsal çerçevesi, farklı tip mecmûaların oluşum süreçleri ve tanımları tartışıldı. Bu tartışmalar yalnızca Osmanlı sahası mecmûaları için değil farklı coğrafya ve sahalardan da mecmuâ tipi yazma eserleri ihtiva etti.

Altı oturumdan oluşan program Murteza Bedir (İSAM) ve çalıştay organizatörlerinden Hülya Çelik’in (Ruhr- Universität Bochum) açılış konuşmalarıyla başladı.  Ali Emre Özyıldırım’ın (Yıldız Teknik Üniversitesi) başkanlığında gerçekleşen ilk oturumda Sami Arslan (FSMVÜ) Osmanlı’da Mecmûa Kavramına Eleştirel Bir Yaklaşım: Mecmûa Neyi Cem‘ Ediyor? başlıklı tebliğini sundu. Arslan, tebliğinde günümüzde mecmûa olarak isimlendirilen eserlerin üreticileri ve tüketicileri nezdinde neye tekabül ettiğini sorguladı. Çalıştayda tartışılacak meseleler için önemli olan bu ilk sunumda Arslan, kütüphane fihrist ve katalogları, defter-i kütübler, teftiş defterleri, mecmûa zahriyelerinin kitâbiyat kayıtları ile hâfız-ı kütüblerin notları gibi birincil kaynakları kullandı ve bunlara dayanarak müntehâbât, dîvân, cönk ve hamse gibi eserlerin tanımlamalarının yeniden yapılması önerdi. Oturumun ikinci tebliğini, Sadık Yazar (İstanbul Medeniyet Üniversitesi) Osmanlı Telif Geleneğinde Mecmuaların Yapısal Özellikleri Bakımından İncelenmesine Yönelik Bir Giriş başlığıyla yaptı. Yazar, konuşmasında mecmûa olarak isimlendirilen eserlerin oluşum süreçlerine odaklanılması gerektiğini savunarak bunun için “düzenli” ve “düzensiz” terimlerini kullanmayı teklif etti. Örneklem olarak dîvân ve münşeâtları ele alan Yazar, bu metinleri yapısal olarak ve oluşum amaçlarına göre tasnif etme imkanlarını tartıştı. “Her kitap bir şeylerin cem’ edilmesiyle başlıyor.” diyen Yazar, mecmûaların tasnif ve tanımının da zor oluşunu bu gerçekliğe bağladı.

Çalıştayın ikinci oturumu, Neslihan Demirkol (Universität Münster) başkanlığında gerçekleşti. Hülya Çelik ve Janina Karalowski’nin (CSMC) ortak sundukları tebliğ Ottoman Multiple-Text Manuscripts: Defter, Notebooks and Working Copies başlığını taşıyordu. Tebliğciler, “çok metinli el yazmaları” (MTM/multiple-text manuscripts) olarak tavsif edilen yazma eser türlerinin tipolojik kategorizasyonuna odaklandılar. Açık çok metinli el yazmaları (open MTM) ve yeniden kullanılmış el yazmaları (repurposed MTM) olarak sınıflandırdıkları eser türlerinde idari birimlerde kullanılan defterler ve kişisel defterler/çalışma kopyalarını örnek göstererek yeni bir tanımlama önerisi sundular. Oturumun diğer konuşmacısı ise Abdullah Esen’di (İstanbul Teknik Üniversitesi), Farklı Türlerden Metinler Bir Araya Getirme Pratiğinin Mecmua Geleneğinde Yeri ve Sebepleri başlıklı konuşmasına Esen, teorik bir bakışla yaklaştığı mecmûaların, nasıl mecmûa haline geldiklerini sorgulayarak giriş yaptı. Bir mecmûayı, derleme eser haline getiren metinlerin seçim sürecini ve bu metinler arasındaki muhtemel bağlantıları sorgulayan sunum bu soruşturmanın sağlıklı yapılması adına yeni sınıflandırma önerileri sundu. Esen, bir mecmûa içinde yer alan metinleri ana metin, azınlık metin ve metin dışı unsur olarak ayırmanın, metinler arası ilişki ağlarını çözmekte araştırmacılara yardımcı olacağını savundu. Oturum, müzakereci ve dinleyicilerin katkılarıyla sonlandı.

Birinci günün son oturumu olan üçüncü oturumda, ilk iki oturumun teoriye odaklanan yaklaşımı devam etmekle birlikte pratik incelemeler de yapıldı. Berat Açıl (Marmara Üniversitesi) başkanlığında gerçekleşen oturumda Tatjana Paić-Vukić (Croatian Academy of Sciences and Arts) The Diversity of Manuscripts under the Umbrella Term of Personal Notebooks başlıklı sunumunu yaptı. Paić-Vukić tebliğinde Osmanlı kişisel defterlerinin genel ve kültürel tarih, özellikle de yerel tarih, zihniyet tarihi, gündelik hayat ve derleyenlerin kişisel hayatları üzerine yapılan araştırmalar için oldukça değerli kaynaklar olduğunu vurguladı. Örneklerle zenginleştirilen sunumda dikkat çeken nokta, kişisel not defterlerinin oldukça çeşitli alt başlıkları olabileceği ancak bunun tanımlamalar konusunda araştırmacıları zaman zaman zorladığı ve mutlak tanımların elzem olmadığı, her nüshanın kişisel özelliklerine odaklanmak gerektiğiydi. Oturumun ikinci konuşması ise Nazlı Vatansever’in (Universität Wien) Kişisel Mecmuaları Sınıflandırmanın Sınırları: Sahhaflarşeyhizade Esʿad Efendi’nin (ö.1848) Mecmuaları Üzerinden Bir Sınıflandırma Denemesi başlığıyla yapıldı. Vatansever hem bir mecmûa koleksiyoneri hem de bir mecmûa derleyicisi olan Esʿad Efendi'nin sadece kendi kullanımı için derlemiş olduğu mecmûalarına odaklandı. Esʿad Efendi'nin bilgiyi ve metinleri derleme, tasnif etme, yeniden kullanma biçimlerinin, onun okuma ve yazma alışkanlıklarına daha yakından bakabilme imkânı tanıdığı gösterildi. Vatansever’in sunumu, mecmûa tipi eserlerin entelektüel tarih ve zihniyet tarihi malzemesi olarak nasıl kullanabileceğine oldukça önemli bir örnek teşkil ediyordu. Oturum, müzakareci Berat Açıl ve diğer katılımcıların katkılarıyla tamamlanırken çalıştayın ilk günü de nihayete ermiş oldu.

Çalıştayın ikinci ve son gününde tebliğler iki oturumda sunuldu. Günün ilk, çalıştayınsa dördüncü oturumunun başkanlığını Christoph K. Neumann (Orient-Institut Istanbul) yaptı. Bu oturumun tebliğcileri Judith I. Haug (Universitetet i Oslo) ve Neslihan Demirkol’du ve her iki sunum da mecmûa çalışmalarının görece ihmal edilen sahası olan müzik/güfte mecmualarını hem teorik hem de pratik anlamda tartışma ve incelemeleri açısından oldukça değerliydi. Haug Multi-Text Manuscripts as Sources for Music Historiography –Methodological Considerations and Practical Issues başlıklı konuşmasında güfte mecmuaları özelinde bazı metodolojik ve pratik sorular yöneltti, bu soruları tüm dünya kütüphanelerine yayılmış Osmanlı güfte mecmualarını hem birincil kaynak olarak kullanarak hem de günümüz katalog çalışmalarına eleştirel bakarak yanıtlama çabasındaydı. Tebliğ, güfte mecmualarının tarih yazımına temel teşkil edebilecek müzik kaynakları olarak genel kabul görmeleri gerektiğini vurgulayarak tamamlandı. Demirkol tarafından gerçekleştirilen ikinci tebliğ ise Samanlıkta İğne Aramak: Güfte Mecmualarının Osmanlı Müzik Araştırmalarına Olası Katkısı başlığını taşıyordu. Demirkol, dört yıldır parçası olduğu Corpus Musicae Ottomanicae (CMO) (Osmanlı Müziği Kaynaklarının Kataloglanması ve Eleştirel Edisyonu) projesinde edindiği tecrübeleri aktardığı sunumunda güfte ve nota mecmûaları adını verdiği mecmûa tipi eserlere odaklandı. Örneklerle çeşitlenen tebliğde bu tip birinci kaynakların musiki ve şiir ilişkisine ve bunun teorisine oldukça önemli katkıları olacağı belirtildi. Oturum başkanı ve her iki tebliğ sahibi de müzik tarihi kaynakları olarak mecmûaların önemini vurguladılar ve disiplinler arası iş birliğinin sağlanması gerektiğini belirttiler.

Çalıştayın tebliğ sunulan son oturumu Ertuğrul Ökten başkanlığında yapıldı. Verena Klemm (Universität Leipzig), Jose Maksimczuk (CSMC) ve Antonella Brita (University of Florence)  bu oturumun tebliğ sahipleriydi. Klemm, The Collectanea of an Eminent Ismaili Scholar from Gujarat (19th century) başlıklı sunumunda Gujarat bölgesinde 19. Yüzyıl entelektüellerinden Seyyidî Muhammed Ali el-Hamdânî'nin (1833-1898) kişisel not defterine odaklandı. Defterin, Hamdânî’nin çok yönlü entelektüel ilgilerine, zihinsel odağına ve hafızasına olduğu kadar çalışma yöntemlerine de tanıklık etmek için oldukça önemli bir araç olduğuydu. Oturumun ikinci tebliğ sahibi José Maksimczuk, Multiple-text Manuscripts in the Transmission of Aristotle’s Organon başlıklı bir sunum yaptı. Aristoteles’in Organon’unun çok metinli el yazmaları olarak algılanması gerektiği bilgisini örneklerle teyit eden sunumda, bu yazmaların ana metin ile paracontent olarak tanımlanan yan içerikleri, tefsir ve benzeri açıklamaları, ihtiva eden ve karmaşık üretim süreçlerinin sonucu olduklarını gösterdi. Bu yazmaları hem tipolojik hem de içerik olarak petrified (sabit metin), intertwined (iç içe geçmiş), open (açık) repurposed  (sabit metinle ilişkili metin) sınıflandırmayı öneren Maksimczuk, bu kavramları örnekleriyle birlikte tanımladı. Oturumun son tebliğini yapan Brita da tartışmaları farklı bir coğrafyaya taşıyarak Etiyopya çok metinli yazmalarına, mecmualarına odaklandı. Understanding Corpus-Organizers: The Case of MTMs from Christian Ethiopia başlıklı sunum, corpus-organizer adı verilen yazma türünün tanımıyla başladı. Bu tip yazmalar mecmûa özelliği gösterirken belirli bir metin külliyatının varlığını ve bu külliyatı tanımlayan bir etiketin (label) varlığını ön koşul olarak sunmaktadır. Bahsi geçen bu etiket, dolaylı olarak, bu külliyatı içeren yazmalara da verilmektedir. Hıristiyan Etiyopya yazma kültüründen üç corpus-organizer örneği veren Brita, bu tip metinlerin diğer yazma araştırmalarında karşılığı olup olmadığını ve bunun pratik faydasını sorguladı. Oturum, müzakereci ve dinleyicilerin katkılarıyla tamamlandı.

Çalıştayın son oturumu olan değerlendirme oturumunda ise Hatice Aynur ve Gisela Proczhka-Eisl tüm tebliğlerin kilit noktalarına değinerek bu tebliğlerin saha araştırmaları için önemini vurguladılar. Gisela Proczhka-Eisl, mecmûa çalışmalarında boşlukların oldukça fazla olduğunu, programın bu boşlukları doldurmak adına oldukça önemli bir hamle olduğuna değindi. Tıpkı bu çalıştayda yapıldığı gibi diyaloğun sürdürülmesi gerektiğini, farklı mecmûa örneklerinin görüldüğü bu programda sorulan sorular üzerine düşünülmesi gerektiğini salık verdi. Hatice Aynur ise değerlendirmesinde uluslararası iş birliğinin gerekliliğine vurgu yaparken özellikle terimlerin farklı sahalarda ve akademilerde karşılıklarının bulunmasının oldukça önemli olduğunu belirtti. Aynur, multi layered ‘a  içi içe, multi-layered manuscripts’e çok metinli yazma, collectanea’ya seçilmiş metinleri içeren yazma, petrified’a sabit metin benzeri karşılıkların bulunabileceğini önerdi. Aynur, çalıştayda yürütülen tartışmaların oldukça heyecan verici olduğunu, kuramsal çerçevenin belirlenmesi ve bu çerçeveye uygun örneklerin çoğaltılması için daha çok çalışılması, dijital beşeri bilimin imkanlarından yararlanılması ve tüm bu birikimin tek bir çatı altında buluşabilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca bu çalıştayda eksik kalan resimli mecmûalar benzeri mecmûa türlerinin de bu tartışmalara dahil edilmesini önerdi.

Çalıştay on bir araştırmacı, beş müzakerecinin sunum ve soruları ve farklı sahalardan davetli dinleyici olarak programda yer alan araştırmacıların katılımı ile oldukça verimli geçmiş, gelecekte yapılacak uluslararası ve disiplinler arası iş birliğine dayalı çalışmaların önemli bir ilk adımı olarak dikkat çekmiştir.

 

Metin: Nursena Soylu

Fotoğraf: Meryem Takış