Kütüphanesinden Hareketle Koleksiyonerin Hayatını İncelemekte Metodolojik Hususlar

Kütüphanesinden Hareketle Koleksiyonerin Hayatını İncelemekte Metodolojik Hususlar, Tatjana Paić-Vukić (24.04.2024)

FSM Yazma Eserler Merkezi tarafından 24 Nisan 2024 tarihinde Ayasofya Yerleşkesi’nde “Kütüphanesinden Hareketle Koleksiyonerin Hayatını İncelemekte Metodolojik Hususlar” başlıklı bir konferans düzenlenmiştir. Hırvat Bilim ve Sanat Akademisi’nden Tatjana Paić-Vukić’in sunumuyla gerçekleşen konferansın moderatörlüğünü Sami Arslan üstlenmiştir.

Elif Derin’in kısa bir tanıtımıyla başlayan programda Sami Arslan, Tatjana Paić-Vukić’in Hırvatistan’daki en yetkin yazma eser araştırmacısı olduğuna vurgu yapmış ve halihazırda Hırvatistan’da 2000 küsur Arapça yazmayı bizzat katalogladığını söylemiştir. Ardından Paić-Vukić’in sunumunda metin dışı unsurların tarihsel kaynak olarak önemine vurgu yapacağını belirtmiştir. Arslan sözlerine Paić-Vukić’in, The World of Mustafa Muhibbî, a Kadı from Sarajevo isimli kitabına dikkat çekerek son vermiştir.

Tatjana Paić-Vukić konuşmasına Hırvatistan’da yazma eserler alanında çalışan araştırmacıların bulunmadığından bahsederek başlamış ve sunumunda Osmanlı Bosnası’ndaki özel bir kütüphane ile ilgili yaptığı araştırmaya odaklanacağını ifade etmiştir. Paić-Vukić’in kütüphaneyle ilgili ilk izlenimlerine göre mezkûr kütüphane, 19. Yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan Saraybosnalı Kadı Mustafa Muhibbî’ye ait olup oğulları ve torunlarına miras kalmıştır. Kütüphane koleksiyonunda 164 yazma eser vardır ve bu sayı ile kütüphanenin Osmanlı Bosnası için büyük bir koleksiyon özelliğinde olduğu söylenebilir. 1961 yılında Muhibbî’nin mirasçıları bu yazmaları Zagreb Üniversitesi Milli Kütüphanesi’ne bağışlamıştır. 2000 yılında bu koleksiyonu bizzat inceleyen Paić-Vukić, doktora tezini bu koleksiyonda bulunan yazmalardan hareketle hazırlamıştır. 2007 yılında tamamlanan doktora tezi 2011 yılında İngilizce’ye çevrilmiş ve kitap olarak basılmıştır.

Paić-Vukić konuşmasına kitabının kapağında yer alan ve Mustafa Muhibbî’ye ait olan temellük kaydı ve mührünü okuyarak devam etmiştir. Akabinde özel kütüphaneler hakkında yapılan çalışmalardaki farklı metodolojik yaklaşımların tartışılmasına vurgu yapmıştır. Bu noktada mevcut literatüre değinmiş ve İsmail Erünsal’ın çalışmalarından sonra Osmanlı Kütüphaneleri hakkında yapılan çalışmaların arttığını belirtmiştir. Bu literatürden Mustakim Arıcı ve Mehmet Arıkan’ın yazmalardaki kayıtlardan hareketle inşa ettikleri Taşköprülüzade biyografisine özellikle değinmiş, metodolojik olarak kendisinin de çalışmasında benzer bir yaklaşımla hareket ettiğini ancak kendisinin Taşköprülüzade gibi önemli bir şahsın aksine Mustafa Muhibbî gibi tarihin aydınlatmadığı bir kişinin hikayesini yazdığını vurgulamıştır. Bu hikaye Muhibbî’nin özel ve kamusal faaliyetlerini, yaşadığı dönemin toplumsal değerlerini ve kültürel kalıplarını da kapsamaktadır.

Muhibbî’nin eğitim hayatından ve kadılık sürecinden bahseden Paić-Vukić’e göre, biyografisine ve sahip olduğu kütüphaneye bakıldığında Muhibbî’nin elit bir zümreden olduğu söylenebilir. Bunun yanı sıra 1854 yılında vefat eden Muhibbî hakkında tarihi kaynaklarda çok az bilgi bulunmaktadır. Sadece mezar taşında Muhibbî’nin Saraybosna mahkemesinin başkâtibi olduğu ve sûfî olduğu yazılıdır. Paić-Vukić, bu bilgiler dışında Muhibbî hakkında bilinen her şeye kütüphanesindeki yazmalardan yer alan notlar aracılığıyla ulaştığını vurgulamıştır.

Paić-Vukić, çalışmasına ilk başladığında kütüphanedeki yazmaların bir aileye ait olduğunu bilmemektedir. Muhibbî’yle ilgili ilk bilgilerini, yazmalardaki temellük kayıtlarından ve koleksiyonda var olan mecmualardaki kayıtlardan hareketle bulmuş ve bu kayıtlardan Muhibbî’ye ait sıfatları çıkartmıştır.

Konuşmasının başlığında da belirttiği üzere çalışmasındaki metodolojiyi ayrıntılı bir şekilde anlatan Paić-Vukić, yazma eserlerden tespit ettiği bilgilerin bölük pörçüklüğünden dolayı tutarlı bir biyografi inşa edemediğine vurgu yapmış ve bu sorunu tezini tematik olarak bölerek çözüme ulaştırdığını söylemiştir.  Akabinde çalışmasında tüm bu kayıtları Osmanlı Bosnası’nın kültürel ve sosyal koşulları çerçevesinde sunduğunu ifade etmiştir. Bu noktada Hırvatistan’da Osmanlı tarihi konusunda az uzmanın bulunmasından dolayı alana katkı sağlamayı önemsediğini ve çalışmasını bu yüzden Hırvatça yazdığını belirtmiştir.

Çalışmasında Muhibbî’nin ana karakter olarak kalmasına özen gösteren Paić-Vukić’in eseri, Muhibbî’nin sosyal ve profesyonel yaşamı, maddi durumu, kitap kültürü ve okuma yazma alışkanlıkları, entelektüel tercihleri, hastalık ve şifa ile ilgili pratikleri, falcılık vb. bölümlerinden oluşmaktadır. Muhibbî’nin hayatıyla ilgili kaynakların bahsetmediği, tahmin içeren ifadeler de bu çalışmada temkinli ifadelerle yer almıştır.   

Paić-Vukić, konuşmasının devamında yazmalardaki çeşitli kayıtlarından hareketle Muhibbî’nin biyografisine dair tespit ettiği bilgileri konuşmacılarla paylaşmış ve ulema ailesinden gelen Muhibbî’nin hayatta olan yakınlarından edindiği bilgileri de bunlara ekleyerek Muhibbî’nin soyağacını inşa ettiğini söylemiştir. Bunun yanı sıra Muhibbî’nin kadılık kariyerine de değinmiş, çok yönlü ve meraklı bir karakter olduğunu koleksiyonundaki özellikle mecmualarındaki eser çeşitliliğinden ve ilgi alanlarından hareketle açıklamıştır.

Muhibbî’nin kütüphanesindeki yazmalarda bulunan kayıtların görsellerini de dinleyicilerle paylaşan Paić-Vukić, birbirinden farklı çok sayıda kayıtla anlamlı bir hikayenin nasıl yazılacağını metodolojik olarak göstermiştir. Bu noktada mikro tarih yazıcılığının tarih yazımına katkısına da vurgu yapmıştır. Basit bir şiirde ya da bir mecmuadaki kısa bir notta çok önemli bir ayrıntı bulunabilir. Yazmalarda bulunan birbirinden bağımsız notlar, aile kütüphanesi söz konusu olduğunda büyük resmin her bir parçasını tamamlayan ayrıntılar olarak önem arz etmektedir.

Paić-Vukić son olarak Osmanlı Bosnası’nda var olan başka kütüphanelerin de böyle bir araştırmanın konusu olabileceğine dikkat çekmiştir. Bu anlamda hem tarih yazımı hem de yazma bilgisi açısından oldukça verimli geçen program soru-cevap bölümüyle birlikte nihayete ermiştir.

Metin: Gülsüm Gülsev Şanver