Yazma Eserlerde Hâfız-ı Kütüb Notları, Mehmet Kalaycı (17.04.2024)

FSM Yazma Eserler Merkezi tarafından düzenlenen Kitap Kültürü Konuşmaları serisinin yirmincisi, Tuba Çavdar Karatepe’nin moderatörlüğünde Mehmet Kalaycı’nın “Yazma Eserlerde Hâfız-ı Kütüb Notları” adlı sunumuyla çevrim içi olarak gerçekleşmiştir.

Tuba Çavdar Karatepe’nin hâfız-ı kütüplük kavramını açıkladığı girizgâhının ardından sözü alan Mehmet Kalaycı, konuşmasının başında hâfız-ı kütüplük mevzusu üzerine başlayan ilgisini anekdotal bir biçimde anlatmıştır. Yıllar içerisinde biriken notlarını hâfız-ı kütüplerin görev tanımlarına karşılık gelecek şekilde tasnif ettiğini belirten Kalaycı, sunumunda hâfız-ı kütüplüğün farklı boyutlarını göstermeyi amaçladığını söylemiştir.  

Vazifeli oldukları kütüphanelerin vakıf müessesi olması hasebiyle hâfız-ı kütüplüğün mesleki anlamda kurumsallaşamadığını söyleyen Kalaycı, hâfız-ı kütüplerin görev tanımlarına dair genel bir çerçeve sunmak adına III. Selim’in Laleli Kütüphanesi ve Sokullu Mehmet Paşa’nın Budin’deki kütüphaneler için yazdırdığı vakfiyesinden yola çıkmıştır. Vakfiyelerde hâfız-ı kütüblerin sorumluluklarını tayin eden kısımların ön planda tutulduğunu ve gerekli ehliyet şartlarının mütebahhir, mütedeyyin ve müttaki gibi genel tanımlamalar dışında detaylandırılmadığını belirtmiştir.

Kalaycı, hâfız-ı kütüplerin yazma eserlere düştükleri kayıtlar üzerinden bu kişilerin aynı zamanda müstensih ve metni tamamlayan kişiler olduklarını belirtmiştir. Buna ek olarak sadece vazifeli oldukları kütüphanedeki kitapların değil harici kitapların sorumluluğunu da üstlendiklerini ifade etmiştir. Ayrıca hâfız-ı kütüplerin metin mütalaası ve incelemesi üzerine künye, evrak, mühür, kayıt kontrolü gibi notlarının yanında istisna olarak kitabın ve kütüphanenin tarihini kaydeden notlarını da katılımcıların müşahedesine sunmuştur.

Kalaycı, hâfız-ı kütüplere ait aded-i evrak hariç en fazla tesadüf edilen kayıtların vakfiye kaydı olması hasebiyle bu şahısların bizzat kitap vakfeden ve vakfedilen kitapların da mütevellisi konumunda olduklarına dikkat çekmiştir. Bununla birlikte nüshalarda mevcut olan notları detaylıca inceleyerek hâfız-ı kütüplük üzerinden görev ihlali ve kitap tazmini başlıklarına da değinmiştir.

Kendini “Hâfız-ı sâbık” olarak tanıtan kişilerin kayıtlarına istinaden hâfız-ı kütüplerin unvanlarını vazifelerini bıraktıktan sonra da kullandıklarını ifade etmiştir. Kalaycı, yazdıkları hat levhalarını da göstererek hâfız-ı kütüplerin hattatlık vasıflarının da olduğunu belirtmiştir.

Genel tespitler başlığı altında hâfız-ı kütüplere ait kayıtların öncesinde az iken 19. yüzyıl ile birlikte artmasının sebeplerini de değerlendirmesinin ardından Tuba Çavdar Karatepe değinilen hususlar ve örnekler üzerine farklı yorumlamalar getirmiştir. Katılımcıların sorularına Kalaycı’nın verdiği cevaplar ve Karatepe’nin eklemeleri farklı bakış açıları sunmuştur.

Hülasa zengin görselleri ihtiva eden sunumu ve tespitleriyle hâfız-ı kütüplük üzerine değerli yorumlar getiren Kalaycı, gelecek çalışmalara yol göstermek üzere zihinlerde yeni pencereler açmıştır.

Metin: Büşra Aşıkkutlu