Türk Cild Sanatında Mücellid Mühürleri, Şeyma Boydak (22.05.2024)

FSM Yazma Eserler Merkezi tarafından “Kitap Kültürü Konuşmaları” serisinin yirmi birincisi 22 Mayıs 2024 tarihinde FSMVÜ Ayasofya Yerleşkesinde ilgili öğrencilerin ve araştırmacıların katılımıyla gerçekleşmiştir. Melike Kazaz’ın moderatörlüğündeki programda Şeyma Boydak “Türk Cild Sanatında Mücellid Mühürleri (Selçuklu ve Beylikler Dönemi)” adlı konuşmasıyla yer almıştır.

Şeyma Boydak konuşmasına Türk cilt sanatının genel özellikleri, cilt sanatında kullanılan malzemeler ve cildin bölümleri hakkında genel bir giriş yaparak başlamıştır. Akabinde araştırmacıların VII. - IX. yüzyıllar olarak tarihlendirdiği Uygur yazmalarının günümüze ulaşan cilt parçalarının çizimlerine dikkat çekmiş ve Selçuklu dönemi cilt sanatının karakteristik özellikleri üzerinde durmuştur. Bu yüzyıllarda ciltte kullanılan aletlerin görsellerini paylaşarak cilt uygulamasında nasıl kullanıldığına dair bilgiler vermiştir.

Selçuklu ve Beylikler dönemi cilt sanatında geometrik, rumi, geçme tezyinâtlı cilt örneklerini dinleyicilerin dikkatine sunmuş, ön ve arka kap tezyinâtının farklı özelliklerde olmasının her iki dönemin öne çıkan özelliği olduğunu ifade etmiştir. Beylikler döneminde bitkisel tezyinâtın ön plana çıktığını ifade etmiş, bu yönüyle dönemin desen anlayışının Osmanlı cilt sanatının da başlangıcı olduğunu aktarmıştır.

Ahmet Saim Arıtan tarafından tespit edilen en erken tarihli (549/1154) Selçuklu cildinin Kitabu’l Garibeyn fi’l Kur’an ve’l Hadis isimli eser olduğunu belirtmiş, TSMK III. Ahmed Koleksiyonu’nda bulunan görselini dinleyiciyle paylaşmıştır.

Boydak, Selçuklu ve Beylikler Dönemi kap içi tezyinâtına da dikkat çekmiş; tam zeminli, rumi ya da geometrik süslemeli desenlerin soğuk baskı tekniğiyle deri üzerine uygulandığını belirtmiştir. Kap içinde kullanılan derilerin doğrudan esere bağlandığından bahsetmiş, bu özelliğiyle Osmanlı dönemi ciltlerinde görülen, sonradan yapıştırılan, köstek derileriyle ayırt edici özellikte olduğunu ifade etmiştir.  

Sunumun ilerleyen bölümlerinde “mücellid” kelimesi üzerinde durulmuştur.  “Müseffir”, “seffâr”, “sahhâf” olarak da mücellid teriminin muadillerinin kullanılmış olduğuna dikkat çekmiştir. Mühür ve kitâbelerde bulunan örnekleri görsellerle desteklemiştir.

Tarihteki mücellidlerden de bahseden Boydak, dönemin sanatçılarına dair herhangi bir kayıt olmadığından mücellidleri tespit etmenin zorluklarına dikkat çekmiştir. Süheyl Ünver’in cildin kolektif bir çalışma ürünü olması nedeniyle sanatçıların cilde imza koymadıklarını nakletmiş ve “mühür” kavramı üzerinde durmuştur. Mühür kelimesinin Arapça “hâtem” ve “tâbi”, Farsça “engüster” ve “nigîn” kelimeleriyle anıldığını ifade etmiştir.

Selçuklu ve Beylikler Dönemi ciltlerindeki mühürlerin üzere iki türde karşımıza çıktığını dile getirmiştir. Bunlardan ilki içerisinde mücellide işaret eden isimlerin olduğu mühürler ve dua iken ikincisinin temenni içeren mühürler olduğunu ifade etmiştir. Mücellid isimleri “amile / amelü” kelimeleriyle ifade edilirken dua ve temenni ifadelerinin “hasbiyallâh, sıkâti billâh, el-izzü’d-dâim ve’l ikbâl, şifau’l kulûb likâu’l mahbûb, el-mülûk / el-melîk” şeklinde olduğunu göstermiştir.

Boydak konuşmasının sonuna doğru mühürlerin kullanım alanlarının köşebentler içerisinde, kab içindeki tam zeminli desenlerin ve zencereklerin içinde olduğunu çeşitli görsellerle sunmuş; XIII., XIV. ve XV. yüzyıllara ait toplam 20 mücellid tespit ettiğini belirtmiştir.

Bu alanda yapılacak çalışmaların gerekliliğine dikkat çeken konuşmacının sunumu katılımcıların soru, görüş ve önerileriyle sona ermiştir.

Metin: Zeynep Sönmez