XVII. Yüzyılda Üsküdar'da Kitap Kültürü, Esra Muhacir (11.12.2024) 

FSM Yazma Eserler Merkezi tarafından düzenlenen Kitap Kültürü Konuşmaları serisinin yirmi dördüncü programı, Esra Muhacir’in “XVII.Yüzyılda Üsküdar'da Kitap Kültürü” başlıklı sunumu ile 11 Aralık 2024 tarihinde Ayasofya Yerleşkesinde ilgili araştırmacıların katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Programın moderatörlüğünü ise Halil Solak üstlenmiştir. 

Esra Muhacir, çalışmasının temel kaynağı olan tereke defterleri ve defterlerin inceleme serüveninden bahsederek konuya giriş yapmıştır. Tereke kayıtlarının içerisinde yer alan kadı sicillerinin mahiyetine ve önemine değinen Muhacir, bu defterlerin içerdiği malzeme çeşitliliğini zikrederek konunun daha iyi anlaşılmasına zemin hazırlamıştır. Çalışma için Üsküdar'ın tercih edilme nedenini Üsküdar'ın 16.-20. yüzyıllar arasında düzenli bir şekilde yazılan mahkeme defterlerine sahip olması ve bu muhitin mezkûr başlıkla daha önce çalışma yapılmaması olarak ifade etmiştir. Bununla birlikte, çalışmanın bütüncül bir yaklaşım sergilemesi adına, sadece seçme belgelerle sınırlı kalınmamış, ulaşılabilen tüm terekeler dikkate alınmıştır. Muhacir, Üsküdar Mahkemesi’nde 1513-1800 yılları arasında tutulan 553 tereke defterini incelediğini, dönemin dinamiklerindeki değişim nedeniyle ve çalışmanın kapsamını aşacağından 19. yüzyılı araştırma kapsamına almadığını ifade ederek sunumuna devam etmiştir. 

Muhacir, tereke ve kadı sicillerinin İSAM Kütüphanesi ile Başkanlık Osmanlı Arşivleri’nde toplandığı bilgisini paylaşmıştır. Ayrıca, her yüzyıldan seçilen birkaç tereke defterinin görselleriyle, bu belgelerin mahiyeti izah edilmiştir. Üsküdar’da 18. yüzyılın ortalarına kadar daha düzensiz ve farklı türde kayıtları bir arada barındıran terekelerin, genellikle ölen kişiyle ilgili bilgilerle başlayıp, bir liste ve şahitlerin kaydedildiği bir formata sahip olduğu belirtilmiştir. 17. yüzyılın sonu ve 18. yüzyılın başlarında ise bu defterlerin, müslim ve gayrimüslim gibi dinî mensubiyet ayrımıyla tasnif edildiği gözlemlenmiştir.

Muhacir, kitap kültürü açısından incelenen örnek defterler arasında İstanbul’da bilinen en eski suhte (medrese talebesi) terekesini (M. 1522) örnek olarak sunmuştur. Tereke defterlerinin bazılarında, tereke sahibiyle ilgili bilgilerin yer aldığını ancak bu bilgilerin standart olmadığını, ölüm tarihinin tereke tarihine birebir uymadığını ve kimi durumlarda kitap adlarının yanına tahmini fiyatların yazıldığını da aktarmıştır.

Terekelerin düzenine dair açıklamalarında, defterlerde genellikle tereke sahibi hakkında bilgi verildikten sonra kitaplara geçildiğini, ancak bu kitapların bazen diğer eşyalarla birlikte ya da farklı yerlere dağınık şekilde kaydedilebildiğini belirtmiştir. Ayrıca, kitapların listeleme sırasında belirli bir standart olmamasına rağmen Kur'an-ı Kerim ve ilgili kitapların önceliklendirildiği gözlemlenmiştir.

Çalışmasının yöntemine dair bilgi veren Muhacir, incelediği 553 sicil defterinde, 1513-1800 yılları arasında 5000’in üzerinde tereke tespit ettiğini paylaşmıştır. Tespit edilen rakamların, dönemin Üsküdar’ında kitap sahipliği açısından beklentiyi tam anlamıyla karşılamadığını ifade etmiş; ayrıca, kitap sayılarında en büyük artışların 17. ve 19. yüzyıllarda yaşandığını dile getirmiştir. 

Tereke kayıtlarının cinsiyetlere göre dağılımına bakıldığında, kadın terekelerinin zamanla belirgin bir şekilde artış gösterdiği, ancak erkek terekelerinin 17. yüzyılda neden düşüş yaşadığı sorusu üzerinde durulmuştur. Muhacir’in dikkat çektiği bir diğer önemli nokta, toplam tereke içinde kitap sahibi olanların oranıdır. Bu veri, toplumdaki kitap sahipliğini göstermesi açısından önemlidir. Muhacir, Üsküdar’daki kitap sahiplerinin sosyal sınıflarını da unvanlar üzerinden tespit etmeye çalışmıştır. Bu noktada kadınların kitap sahiplik oranı da dikkat çekicidir. 

Kitap sahiplerinin sosyal sınıf mensubiyetlerine dair veriler aktarıldıktan sonra Muhacir, kitapların içeriklerine yönelik tasnifine değinmiştir. Kitap isimlendirmelerindeki karışıklık ve yanlışlıklar nedeniyle medrese kitaplarının detaylı bir tasnifine gidilemediği özellikle belirtilmiştir. 16. yüzyılda mushaflar ve onunla ilişkili eserler, medrese kitapları ve halk için yazılmış eserler yoğunluktadır. 17. yüzyılda bu kitap türlerinin artışına ek olarak ilk kez tıp, tarih, lügat ve astronomi gibi konulu kitaplara rastlanmıştır. 18. yüzyılda ise konu çeşitliliği artmış, felsefe, biyografi ve geometri kitapları da koleksiyonlara dahil olmuştur.

Yeni kitap dolaşımıyla ilgili olarak Muhacir, 16. yüzyıldan 17. yüzyıla geçişte 187, 17. yüzyıldan 18. yüzyıla geçişte ise 350 yeni kitabın dolaşıma girdiğini belirtmiştir. Sonuç olarak, ilgili dönemlerde Üsküdar’da kitap sahipliğinde ve okuma kültüründe belirgin bir artış olduğunu ifade ederek sunumunu tamamlamıştır. 

Metin: Ceylan Karakuş