Son Halife Abdülmecid Efendi ve Düşündürdükleri, Lale Uçan (20.03.2024)

FSM Yazma Eserler Merkezi tarafından düzenlenen Kitap Kültürü Konuşmaları serisinin on dokuzuncusu “Son Halife Abdülmecid Efendi Kütüphanesi ve Düşündürdükleri” başlığıyla Lale Uçan tarafından gerçekleşmiştir. Programın moderatörlüğünü ise Tülün Değirmenci üstlenmiştir. 

Lale Uçan konuşmasına, Abdülmecid Efendi’nin hayatını şekillendiren çevre, eğitim, muhit ve aileden söz ederek başlamıştır. Abdülmecid Efendi’nin 50 yıl şehzade, 4 yıl veliaht ve 16 ay halifelik döneminden geçtiğini aktaran Uçan, hayatının yatırım yaptığı büyük bir bölümünün şehzadelik dönemi olduğunu söylemiştir. Bu süre zarfında almış olduğu eğitim uzantısında –geleneksel ve Batı tarzı eğitim- hayatını şekillendirdiği belirtilmiştir.

Eğitimi döneminde kendisini etkileyen isimler olduğunu ifade eden Uçan, bu isimlerden birinin de Bertrand Bareilles olduğunu söylemiştir. Bareilles’in özellikle kütüphane oluşturmasında Abdülmecid’e öncü olduğunu da belirtmiştir.

Abdülmecid’in entelektüel hayatı için iki mekândan bahsetmenin mümkün olduğunu belirten Uçan bunların Bağlarbaşı Köşkü ve kendi kütüphanesi olduğunu aktarmıştır. Bağlarbaşı Köşkü’nden görseller gösteren Uçan, köşkün içerisinde yer alan ve Abdülmecid tarafından yaptırılan hat çalışması üzerinde durmuştur. Bir diğer mekân olan Abdülmecid Efendi’nin kütüphanesinin şehzadelik döneminde Feriye Sarayı yanında; veliahtlık döneminde Dolmabahçe Sarayı’nın veliaht dairesinin selamlık bölümünün üst katında; halifelik döneminde ise Mabeyn’de Hünkâr Odası Sofası’nda yer aldığı söylenmiştir.

Uçan, Abdülmecid Efendi’ye ait olduğu söylenilen kütüphanenin yakından incelendiğinde tamamıyla Abdülmecid Efendi’ye ait olmadığının üzerinde durmuştur. Bahsi geçen kütüphanede Sultan II. Abdülhamid’e, Sultan V. Mehmed Reşad’a ve VI. Mehmed Vahdettin’e ait eserlerin de bulunduğu belirtilmiştir. Ardından kütüphaneye Cumhuriyet Dönemi’nde de bir takım eklemeler olduğundan bahsetmiştir.

Kütüphanede kitap, dergi, gazete, ansiklopedi, sözlük, yıllık, harita, albüm, kartpostal, fotoğraf ve belge olmak üzere çok farklı katmanlarda ve çeşitlilikte eser bulunduğunu, konu başlıklarına bakıldığında ise edebiyat, tarih, coğrafya, politika, hukuk, askerlik, eğitim, iktisat, güzel, spor sanatları, matematik, mimarlık, din vb. alanlarda olduğunu aktarmıştır. 

Çalışmasında sayısal verilerden de yararlanan Uçan, 10.867 eserden söz etmiştir. Bu eserlerden 3836 Osmanlı Türkçesi, 322 Arapça, 15 Farsça, 199 Osmanlı Türkçesi-Fransızca, 41 Osmanlı Türkçesi- Almanca, 6454 Fransızca–Almanca olduğunu aktarmıştır. Kütüphane kataloğunun Fransız Edebiyatı başlığında 204, Alman Edebiyatı başlığında 99 eser bulunduğunu, bununla birlikte kütüphane koleksiyonun sanat başlığı altında 454 güzel sanatlar, 298 müzik ve 236 resim sanatı ile ilgili eserler mevcut olduğunu belirtmiştir. 

Abdülmecid Efendi’nin kütüphanesinde muhitindeki yazar, şair, ressam ve düşünür gibi pek çok kişinin eserlerinin de görüldüğünü belirten Uçan, Pierre Loti’yi örnek olarak göstermiştir. Buna ek olarak Ostrovok ailesini de örnek göstererek her iki şahsiyetin de eserlerine değinilmiş, Abdülmecid ile olan ilişkilerinden söz edilmiştir. Buna ek olarak Tevfik Fikret’in de şehzade Ömer Faruk Efendi’nin eğitiminde önemli bir rol aldığını belirten Uçan Fikret’in Abdülmecid Efendi’nin hayatındaki önemini ele almıştır.

Uçan, Abdülmecid Efendi’nin basınla -özellikle II. Meşrutiyet sonrasında- yakın ilişkide bulunmanın gayretinde olduğuna dikkat çekmiştir. Kütüphanesinin de bu minvalde şekillendiği belirtilmiştir. Şehzadelik döneminden itibaren dergiler, mecmualar biriktirmekte olan Abdülmecid’in dergi ve mecmualarda kendisinin karikatürlerinin de bulunduğu görsellerle gösterilmiştir.

Uçan, Abdülmecid Efendi Kütüphanesi’nde yabancı ve yerli yayın olmak üzere toplamda 700 adet gazete, 3829 dergi bulunduğu belirtilmiştir. Bunların haricinde kartpostallar da dikkat çekmekte olup yazılı ve yazısız kartpostallardaki müze ve şehir, müzisyen ve Köşk görsellerinin göze çarptığı belirtilmiştir.

Özetle, Abdülmecid Efendinin kütüphanesinin hayatındaki simge mekânlar arasında olduğunu belirten Uçan, kütüphanesini şehzadelik döneminden itibaren biriktirme yöntemi ile oluşturduğunu ifade etmiştir. Buna ek olarak sürgündeyken de kitaplara olan ilgisini yitirmediği üzerinde durmuştur. Kitaplara olan aidiyetini kimi zaman Latin kimi zaman Arap harfleriyle ismini yazarak belirtmekte olduğunu da eklemiştir. Kütüphanede bulunan yazma eserlerin daha az sayıda olduğunun da altını çizmiştir.

Lale Uçan, yapmış olduğu sunumla, sunumda kullandığı görsellerle ve soru-cevap bölümündeki bilgilendirici açıklamalarıyla zengin içerikli ve ufuk açıcı bir konuşma gerçekleştirmiştir.

Metin: Sena Emanetoğlu