- Kitap Kültürü Konuşmaları I
- Kitap Kültürü Konuşmaları II
- Kitap Kültürü Konuşmaları III
- Kitap Kültürü Konuşmaları IV
- Kitap Kültürü Konuşmaları V
- Kitap Kültürü Konuşmaları VI
- Kitap Kültürü Konuşmaları VII
- Kitap Kültürü Konuşmaları VIII
- Kitap Kültürü Konuşmaları IX
- Kitap Kültürü Konuşmaları X
- Kitap Kültürü Konuşmaları XI
- Kitap Kültürü Konuşmaları XII
- Kitap Kültürü Konuşmaları XIII
- Kitap Kültürü Konuşmaları XIV
- Kitap Kültürü Konuşmaları XV
- Kitap Kültürü Konuşmaları XVI
- Kitap Kültürü Konuşmaları XVII
- Kitap Kültürü Konuşmaları XVIII
- Kitap Kültürü Konuşmaları XIX
- Kitap Kültürü Konuşmaları XX
- Kitap Kültürü Konuşmaları XXI
- Kitap Kültürü Konuşmaları XXII
- Kitap Kültürü Konuşmaları XXIII
- Kitap Kültürü Konuşmaları XXIV
<< Kitap Kültürü Konuşmaları
Türk ve İslam Eserleri Müzesi Şam Evrakı Koleksiyonu’ndaki Hicâzî Kur’ân Yazmalarının Tasvir ve Tahlili, Elif Behnan Bozdoğan (22.05.2024)
(13 Kasım 2024)
“Hicâzî, Kûfî olmayandır.”
13 Kasım 2024 tarihinde, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Ayasofya Yerleşkesi Molla Hüsrev Salonu’nda, “Türk ve İslam Eserleri Müzesi Şam Evrakı Koleksiyonu’ndaki Hicazî Kur’ân Yazmalarının Tasvir ve Tahlili” başlıklı bir program düzenlenmiştir. FSMVÜ Yazma Eserler Merkezi tarafından Kitap Kültürü Konuşmaları kapsamında organize edilen etkinlikte, Esra Gözeler’in moderatörlüğünde Elif Behnan Bozdoğan doktora tezi üzerine bir sunum gerçekleştirmiştir. Türkiye’de Kur’ân elyazmaları üzerine yazılmış ilk tezlerden birinin yazarı olan Bozdoğan, Şam evrakıyla ilgili çeşitli tezlere danışmanlık yapmaktadır.
Kur’ân elyazmaları çalışmaları, Kur’ân tarihi araştırmalarının bir parçasıdır. Konu bir elyazmasını inceleme açısından ele alınırsa, bu çalışmalara iki asırlık bir ömür biçilebilir, ancak mushaf ilimleri/çalışmaları çerçevesinde konu ele alınırsa, hicri ikinci asıra kadar tarihlendirilebilir. Her bir elyazması Kur’ân’ın metin tarihini anlamak açısından oldukça değerlidir.
Sunum, “Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde Şam Evrakı Koleksiyonu’nda muhafaza edilen hicâzî yazı tipine sahip Kur’ân yazmalarını” ele almaktadır. Konuşmasına hicâzî yazı tipinin kavramsal çerçevesini çizerek başlayan Bozdoğan, bu yazı tipinin paleografi ve ortografinin kesişim noktasında yer aldığını ve bu iki alan arasındaki ilişkiyi çözümlemekte kullanılabilecek en uygun yazı tiplerinden biri olduğunu vurgulamıştır. Araştırma ile yazı tipinin (hicâzîden kûfîye) değişim sürecinde mushaf imlasında bir gelişime rastlanıp rastlanmadığının tespit edilmesi hedeflenmiştir. Bozdoğan, çalışmasında kullanılan yöntem ve Şam evrakına dair literatüre de değinerek araştırmasının durduğu noktayı ortaya koymuştur.
Deroché’un hicâzî sınıflandırmalarının birtakım iç tutarsızlıklarına işaret eden Bozdoğan, bununla ilgili görseller ve örnekler paylaşmış ve literatürde yer alan eleştirilere değinmiştir. Hicâzî yazının mushaf kitabetinden önce de kullanıldığı (Amari, 1889), mushaf yazımından ziyade günlük yazışmalarda tercih edilen bir yazı tipi olduğu (Grohmann, 1997) ve kûfî hattın hicâzî hattın gelişmiş versiyonu olduğu (Alrawashdeh) gibi görüşlere değinen konuşmacı, bu konularla ilgili kendi kanaatlerini paylaşmıştır.
Hicâzî ve kûfi hattın ayırt edilmesi gereken iki farklı yazı tipi olduğunun altını çizen Bozdoğan, kûfî hattın hicâzî hattın gelişmiş versiyonu olduğu iddiasına ise itiraz eder. Bozdoğan’a göre üslup farkları ele alınırken, yazı tiplerinin biri sona erip diğeri başlayan kopuk biçimler olarak değerlendirilmesi doğru değildir. Hicâzî ve kûfi hattın da aynı dönemde bir arada var olan iki farklı yazı tipi olması oldukça muhtemeldir.
Ardından hicâzî Kur’ân yazmalarının kodikolojik özelliklerine yer veren Bozdoğan, bu yazmalarda herhangi bir vakıf kaydına rastlanmamış olmasına dikkat çekmiştir. Ayrıca, Şam Evrakı Koleksiyonu’ndaki eserlerin %90’ının Kur’an yazmalarından oluştuğunu da vurgulamıştır.
Bozdoğan, “Aslında araştırmacıların hicâzî olarak adlandırmaya çalıştığı şey kûfi olmayana bir isim vermektir” diyerek, kûfî yazıının sanat amacı taşıdığını ve ilmî bir birikim gerektirdiğini vurgulamaktadır. Genel kanaatin aksine, hicâzî hattın kûfî hattın ilk versiyonu olmadığını, aksine hicâzî yazı tipinin zamanla kûfî yazı tipi içinde eriyip yok olduğunu savunmaktadır. Ayrıca, bu yazı tiplerine yönelik yeni bir tasnif teklifiyle tarihlemeye yönelik bir yaklaşım sunmaktadır.
Şam Evrâkı’nda yer alan hicâzî ve kûfî yazı tipiyle yazılmış Kur’ân yazması örnekleri ve bazı kelimelerin yazılış biçimlerine dair görsellerin değerlendirilmesiyle zenginleştirilen sunum, mushafların ortak özelliklerinin (kullanılan kağıt ve mürekkep tipi, irab noktasının kullanımı vb.) vurgulanmasıyla sona ermiştir. Ardından, moderatör başkanlığında dinleyicilerle bir müzakere yapılmış ve soru-cevap faslı gerçekleştirilmiştir.
Metin: Rukiyye Rahmet Demireşik